CHP’Lİ OLİGARKLARIN TUTKULU AŞK HİKAYESİ (I)

Gülsen Feroğlu

Bugünlerde CHP’ liler arasında Trend Facebook ‘da, Twitter’da, bilumum sosyal medya mecrasında; delege seçimleri, kongrelere dair paylaşımlar yapmak, entryler girmek.Hem de okunsa bakış açısını değiştireceği kesin Dostoyevski, Albert Einstein, Voltaire, Oscar Wilde alıntılarıyla, afilli cümlelerle süslü.
Üstelik, aklı başında herkesin altına imza atacağı “CHP’de siyaseti genel merkez yöneticilerinin, danışmanların oluşturduğu oligarşik  yapı belirliyor“ ; “Her kümenin çevresinde bir “kapıkulu taburu” vardır” ; “Delegeler konuşanları dinlemez, partili Belediye Başkanı bir aday için aşağı odalarda pres yapar.” ;” değişim… hayır yenilenme ” paylaşımları yetmezmişçesine, üstüne bir anda sosyolog, araştırmacı kimliğine bürünen partililerde nüksetmiş bir demokratik tavır…nasıl da dayanılmaz bir istek özgür bireyliğe.
Okudukça “herkes bir cevher, nasıl mükemmelmiş de haberimiz yokmuş.Fakat, o zaman CHP’nin bu döküklüğü niyedir?’ demekten kendimizi alamadığımız “ madem yıllardır herkes hemfikirdi niye parti içi demokrasi hep askıdaydı? Niye Seçim Kanunun değişmesi için önerge hazırlanmadı, öncülük yapılmadı yirmi yıldır?’ sorularını da çoğaltan….düşündürten.
Dikkat ederseniz bu görüşleri ileri sürenlerin büyük kısmının da; Parti, siyaset sayesinde zenginleşmiş, ekonomik sıkıntılarını çözmüş…belli bir yaşam kalitesini tutturmuş; partinin yetkili kurullarda yer almış “liderlik” , “başkanlık”, “yöneticilik” yaparken…yapmaktayken hala, şikayet ettikleri olgulara, olaylara, haksızlıklara karşı tavır sergilememiş, Beykoz Konaklarında, Mavi Şehir, Park Oran’da, Angora, İncek evlerinde, rezidanslarda otururken; birden vahiy gelmişçesine, kendilerini partililerine akıl verecek konuma yükseltmelerinin trajikliğinin farkında bile olmayan; SSCB Politbürosu edalı partililerden oluşmasıysa; tuhaf… bir o kadar da acınacak bir hal.
Zira, bu demokratik, medeni bir ülkede yaşanmayacak belediye başkanlarının, milletvekillerinin partisinin ilçe, il seçimlerine müdahalesine karşı çıkarken, mahalle delege seçimlerine müdahaleyi hak gören “yönetmeye, pohpohlanmaya alışmış…alıştırılmış “ kendileri de Oligark statülü partililerin bugün eleştirdikleri oligark yapının, kapıkulu, biatçı üye profilinin yaratılmasında, partinin adeta Anonim bir Şirkete dönüştürülmesinde katkıları yokmuş da, yeni bir olguymuşçasına görüş beyanlarına , yorumlarına, tavırlarına bakıp, şaşa kalmamak mümkün değil.
Demek ki bu Oligark kesimin; kendilerini, ailelerini makam, mevki, para, mal, mülk sahibi etmiş parti üyelerinin, toplumu sarmış “balık hafızadan” nasiplendiklerine inançları sonsuz kertedeymiş ki, çekinmeden görüş beyan edebilmekteler.
Çünkü sanki odalarda, evlerde, ofislerde yaptırdıkları delege seçimlerinde dosya verdikleri ekip arkadaşlarına telefonla delege isimleri yazdıran Önder Sav (kaç dönem milletvekiliydi?) , Ali Topuz ikilisi gibi Partinin başkanlığını yapmış Ecevit, Baykal, İnönü, Karayalçın, Çetin, Öymen zamanında oligark yapı; etrafında “kümelenmiş” ekipleri yokmuş;
SODEP, SHP, CHP’de belediye başkanlarının, milletvekillerinin elleri örgüttün içinde değilmiş, Dalokay, Ali Dinçer, Karayalçın , Doğan Taşdelen, Haydar Yılmaz, Bülent Tanık, Muzaffer Eryılmaz milletvekilleri, Parti Meclisi, MYK, belediye meclis üyeleri, il ilçe başkan ve yöneticilerini belirleyen listelerin hazırlanmasına müdahil olmamış, adamlarını yerleştirmemişler….parti içi demokrasiyi işletip hep önseçim yaptırmışlar da, Oligark yapı bugüne özgüymüşcesine yaklaşımlar partililerin, aklıyla alay etmek değilse… nedir?
Üstüne, dün siyasi güç… erk ellerinde, Partiyi, siyaseti yönlendiriyor, istediklerini seçiyor, seçtiriyorlarken sorun etmedikleri olguları Avrupalı sosyal demokrat havalarında ortaya döküp de dediklerini yaptığında işlerine yaradığından rahatsızlık duymadıkları kapıkulu… biatçı üyelik yaftasını da yapıştırmasınlar mı Partidaşlarının alınların ta ortasına.
Rukiye-Gülsen FEROĞLU

You may also like