AHHHH ANNEANNESİNİN KUZUSU , TEYZESİNİN MASALI CAN!

Gülsen Feroğlu
Her gün onlarca insanın savaşta, faili meçhulde, işkencede, dar ağaçlarında, bombalı saldırılarda, depremde, selde, afette, trafikte, iş kazasında ; onlarca kadının erkek teröründe öldürüldüğü ,adına “kader” denerek cinayetlerin izlerinin silindiği, “ah”ın hiç çıkmadığı katillerin de muteber vatandaş sayılıp, hürmet gördüğü;
onlarca çocuğun hayatının da bir emniyet kemerine, maganda sürücülere kurban edilecek kadar ucuzlatıldığı bu diyarda; Ortadoğu’da , değil de gelişmiş, medeni bir ülkede doğsaydın; yaşıyor olacaktın.
Benim tatlı yavrum ! yanına gelen dedon Kemal bey’le sen, çok uzaklarda başka bir vaktini yaşıyorken zamanın; sensiz zamanlarda “nerdesin yavrum nerdesin”le geçen 2555 günün her saniyesinde; her çocuk sesi, gülüşü…her Tsubasa…Örümcek Adam…her okul servisi…her Galatasaray forması…her top…her simit…her kedicik…her…her…her Jean Petitquidance…Bella şarkısının kanattığı, öldürücü yaranın adıydı; Can…Can…Can
Duyuyor musun beni Bavêmin? Hani diyordun ya “anneanne, hiçbir şey bilmiyor değil mi Güşen?’ ne kadar da doğruymuş; ölümün, girdiği her ocağı dağıttığını bilmiyormuşum, meğer.
Bugün ‘yaşasaydı şimdi onbeş yaşında; uzun boylu belki gözlüklü, basket oynayan bir delikanlıy’dı diye düşünmekten kendimizi alamadığımız doğduğun bu günde; niyeyse… hâlâ, hep telaşlı adımlarla merdivenleri çıkıp “ben geldim ” diyen sesini duymak istemenin özleminde, yine;
Sen dünya mülkündesin, öyle!
Ben sabahı ettim içimde sızlayan bir şeyle.
Sen beni yandın, beni yandın sandın, böyle.
Sen yanmak gör, ben kendimi kül ettim.
Sen bu alçaklıkta dur, ben otlara gittim.
(Birhan Keskin)
derken, “iyileşenin sen değil, zaman” olduğunu dahi bilememiş bu işe yaramaz anneannen… kalp kırığı masalı elinde teyzenle artık; bir tek, bu ülkede “Adaletin içinde bir zalim”in oturduğunu biliyoruz.
Sen ! benim “küçük prensim”; elimde kalmış “geçmiş zaman mimozlarıyla”, ileride de bir şey yokmuş yavrum, gördüm ben.

You may also like