CHP’Lİ OLİGARKLAR , KOLTUKLARI BÖLÜŞDÜ, ŞİMDİ SIRA …

Gülsen Feroğlu

Şimdi, 13.üncü Cumhurbaşkanlığı seçim  yenilgisi sonrası, toplumun yenilenme talepleri dikkate alınmadığı takdirde,  oy kabına maruz kalınacağı endişesiyle;  “ al gülüm,  ver gülüm”lü  tutkulu aşk hikayelerine, ilişkilerine  geçici bir mola verip;

 üyelerinin de parti içinde muzdarip olduğu kayırmacılığı ve nepotizmi ve ayrımcılığı sonlandıracak “ön seçim yapılacak” güvenceli  “ değişim” şiarıyla kazandıkları, 38.inci olağan kurultayın delegelerinden aldıkları yetkiyi; 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler öncesi,

pervazsızca kullanıp; eşlerini, damatlarını, iş ortaklarını, belediye başkalarının, eski genel başkalarının,  parti meclisi üyelerinin yakınlarını, sağ parti  üyelerini,  20 Şubat tarihi itibariyle; belediye başkanı,  İl,  belediye meclis üyesi aday adayı atayan;  6 yıl önce de “hak, hukuk,  adalet”  için  yürümüş CHP’li Oligarklar;

eğer kurultay salonunda ,  kameralar önünde  “ön seçim yapılacağına “ dair namus ve şeref sözü  vermemiş olsalardı,  belki de, tanıtım toplantıları düzenlemeyecek,  afiş, broşür bastırmayacak,  koşuşturmayacak  aday adayı olmayacak yoldaşlarının,    seçilme hakkını ve emeklerini  gasp ederek “yüksek mevki Oligark  ikametgahı   CHP Parti Meclisi ve MYK’ sında ki  tanıdıkları sayesinde,   aday başvurusu yapmaya  bile gerek duymadan,  tamamen   “duygusal” bir formatta – tereyağından kıl çekercesine “şıp” diye –  belediye başkanı makamına oturtulmanın, meclis üyesi oldurulmanın heyecanını yaşayan  aday adaylarının atamasını ;   

Hikmet Bila’nın CHP Tarihi,  İsmail Cem’in Sosyal Demokrasi ,  Elias Canetti’nin Kitle ve İktidar, Körleşme,  Margit Köves’in  Faşizm Üzerine: Önlenebilir Yükseliş,  kitaplarını hatmettiklerinden olsa gerek,  ‘çok iyi tanırım, birlikte …. çalışmıştık,  bizden kopmaz, istediğimizi yaptırtırız,  şöyle iyi, böyle hoş… hemşerimdir , Alper’den  , Battal’dan  iyidir”  güzellemeleriyle anında içselleştirmiş;

‘bu  diyarda,  hangimizin hayat hikayesi  buruk, haksızlıklarla dolu değil ki, 12 Eylül darbe sonrası güvenlik soruşturmaları çıkmadığından  yüzlerce genç vali, hakim, müfettiş olamadı. Kimseye de  şimdiki gibi,  altın tepside makamlar  sunulup,  mükafatlandırılmadı. Şu anda, CHP’de hüküm süren  nepotist ve hedonist ve “armut piş, ağzıma düş”  anlayışına göre,   ön seçim yaptırmış Erdal İnönü lider, ellerinde yetki varken kendilerini, yakınlarını makamlara atamayıp önseçime girmiş Onur Kumbaracıbaşı, Güler Tanyolaç , Gül Köksal, İbrahim Tez , Eşref Erdem, Ali Dinçer, Murat Karayalçın, Nedim Tarhan, Nezihe Altıok,  Yaşar  Çatak, Fatma Çakır da zaten,  siyasetçi değil.

O yüzden de atanan belediye başkanı aday adaylarının  vazgeçtik mimar, mühendis,  şehir  plancısı olmalarından, en azından bir kurumda yöneticilik yapmamalarını, liyakatsizliklerini örtmek için   parlatılan özellik, insan hayatının geçici dönemi  –tecrübe ve donanım ve mesleğin nüvesi bilinmeyince,  işe yaramayacağı kesin–  genç  ve  anti demokrat karakterlerini  “atanmayı  istemek”le  sergiledikleri halde,   bilgili ve demokrat ve vicdanlı ve…ve …ve  lansesiyle’ gizleme kurnazlığını  dahi sorgulamaya kalkışmayan  CHP’li üyeler;

ve de eyyy Roma’lı, Bizans’lı  dostlar !  demek ki neymiş… hangi partiden olunursa olunsun, parti içi demokrasi  tüm kurallarıyla işletilmez,  Siyasi Partiler Kanunun değişmesi için çabalanmaz, bildiğin faşist ve  dayatmacı  “ben istedim, yaptım” lı her atama, tarafınızdan  methiyelerle karşılanıp,  onaylanınca bu   – boyun eğmeyen  üyesini siyasi bir makam  getirmeyecek–    “otoriter,  tek adam rejiminin“  yönetme biçimlerinden;  işimiz gücümüz  “atama..atanılma “ metoduna  meşruiyet, yasallık   da kazandırdığından;

 uydurdukları  ucube Fermuar , Kontenjan sitemini de kullanarak;  bir kaç ilçede göz boyamak için yapıldığı artık kesinleşmiş   “ön seçimi”  kazanmış partililerin önüne,  makamlar, mevkiler  hediye edecekleri;  üç gün öncesine kadar partinin yolunu, kapısını bilmeyenlerin,  akraba-i taallukatlarının, ekibindekilerin  isimlerini  yazarak,  hazırladıkları belediye başkanı, meclis üyeleri   aday adayı  listeleriyle,

 örgütün, üyenin  tercihini  de hükümsüz kılmış   Oligarklar; kendileri açısından önem arz eden tek şeyin siyasi ikballeri, ekonomik çıkarları olduğunu,  bir kez daha  kör göze parmak sokarak göstermekten de çekinmeyeceklerdir.

Yıllardır hep  yaptıkları gibi masa başında koltukları aralarında bölüşüldükten sonra  şimdi sıra; anti demokratik tavırlarını,  adaletsizliklerini aklamaya…atadıkları  kullanışlı aday  adaylarının  yetersizliklerini  kapatmaya geldiğinden;  başları her sıkıştığında, kuytuda beklettikleri   kurucu lider  Gazi Mustafa Kemal’in  itibarını,  şahsına duyulan saygı ve minneti  çıkarları için kullanıp,   şantaj içeren  “CHP,  Atatürk’ün  kurduğu partidir –ki artık o partinin,  bu partiyle ufak bir alakası da  kalmamışken –  Biz büyük bir aileyiz.Bazı hatalar oldu  ama  bunları dillendirmek (20 yıldır sanki başkasına yaramış gibi)  AKP’ye, İslamcılara yarar”  konuşmalarla sindirecekleri;

maaşlı  trollerin, yandaş gazetecilerin,  yorumları, paylaşımları ve algı manipülasyonlarıyla; bir genel başkanın Çankaya’dan milletvekili adayı gösterdiği sevgilisine,  Ekmeleddin’e,  Sadullah  Ergin’e oy vermiş ama ne hikmetse  AKP’liler , diğer parti üyeleri gibi  kendilerini kul…biatçı  değil de,  özgür birey sanma illüzyonu yaşattıkları  CHP’lilere; yine “tıpış tıpış oy” verdirerek,   atadıkları tanıdıklarının   makamlarına, oturmalarını sağlama   safhasında , faslında.

İyi, hoş da  Allahaşkına, yalnızca ahbaplarına, çavuşlarına diğer partilerden devşirdiklerine makam, geçim kapısı, iş, ihale , servet kazandıran,   yurttaşların yakındığı  mevcut müesses nizamda,   hiç bir şeyi  değiştirmeyecek bu,   kaçıncı  tıpış tıpış oy verm(dirm)e”  PR ‘ıdır.

Hem, iddia ettikleri  gibi madem, “Anayasa Mahkemesi’nin yetkisi yok hükmünde”,  madem , memleket emperyalizmin  işgalinde,  şeriat  kapı önünde, o vakit   “ bu vahim durumda, makam, mevki peşinde koşmak yakışık almaz, kontenjandan atanma, için yaptığım başvurumu geri çekiyorum” alicenaplığını gösterecek  aday adaylarıyla bütünleşerek;

emperyalizmle ve şeriatla ve gericilikle   mücadele bazlı, yerel seçimlere yönelik  yaşanabilir kent projeleri… sosyal belediyeciliğe dair politikalar  da üretmesi beklenilen;

söylemleri, konuşma dili, el kol hareketleriyle  taraftarlarını coşturmakla mükellef   spor kulübü amigosu profilinde,  “özgür değildir, hele de  özel hiç değildir” imajıyla; cidden de  ancak bir grubu yönetebilecek vasıftalığını da teşhir etmiş;  Özgür Özel’in  başkanlığında, Kılıçdaroğlu zamanındaki gibi  aynı azim… azametle görev ifa eden   koca CHP Parti Meclisi, MYK’sı her yerde,  seçim Kurulunun inisiyatifinde  “ön seçim “le  aday adaylarını  belirlemek dururken neden?

 ( aday listelerine  yakınlarını doldurmuş   aday tespit komisyonunun daimi  üyesi kurnaz kasaba politikacısı Ağbaba’nın, Günaydın’ın, Torun’un ve  Karayalçın’ın Tamaylıgil’in ve   İmamoğlu’nun, Celik’in, Fırat’ın,  Seyman’ın, partinin kabadayısı Başarır’ın ön seçime karşı çıkacaklarına kalıp basılır ama ispatlanamaz)

  üç aydır   uğraşmakla kalmayıp, üyelerini  birbirine kırdıran,  çalkantılara yol açan belediye başkanı,  il, belediye meclis üyesi  adaylarını,  belirleme mevzulu süreci,  içinden çıkılmaz bir  hale, soruna dönüştürdü ?

Üstüne,  halkına cehennemi  yaşatan pahallık, yolsuzluk, talan, eşitsizlik barındıran, ötekileştiren icraatlarına dönüp bakmayan kibir abidesi ERDOĞAN  mantalitesinin etkisiyle AKP’leştirdikleri CHP’de;  bugün adaylığı ilan edilenin,  sabaha elinde “alınmış adaylığıyla” kala kaldığı yönetim zafiyetinin,  seçmeninden kopuşu getireceğini bile bile   adayların kendileri tarafından  belirlemesinde  ısrar etmiş Oligarkların,  dağınık, parçalanmış bir  görüntü vermesine sebep oldukları CHP’sinin,   bugün vardırıldığı  noktada;

 Özgür Özel’in,  ustasından öğrendiğini yapmaya devam eden çırak modunda, daha yerel seçim sonuçlanmadan, bugünden,  bilgelikten, olgunluktan  alabildiğince uzak ERDOĞAN üslubunda, “üç-beş kişi partiyi tartıştırıyor ama (muhtemelen atadıkları aday adaylarını kast ettiği) partililiğini kimseye tartıştırmayanlar var…”la  suçladığı,

son kertede de   “hain, çalışmadılar”   ilan edeceği   muhaliflerle,   “sürüye katılmamakta” direnen  partililerle  kavgaya girişmesi,  kararları ve uygulamalarıyla  CHP’sini uçurumun kenarına getirmesinin,  sorumluluğunu, selefi gibi arkadaki “hançer”e yükleyeceğinin de  göstergesiyken;

yaptırdığı firmalara ödenen meblağ “acaba ne kadar”  merakını  çoğaltan   “3 bin araştırma”  ve ankete karşın,  adayları “yapay  zeka belirledi”  masalına da  inanıldığına göre;   nasıl kazanılacağını gösterdiği seçimin,  çalışmalarına katılmak  üzere    dişini,  tırnağına  takıp,   çoktan yola da düştüğünden “yapay zeka”, CHP’li    yoldaşım , hevalı ma,  sen de,  artık huzur içinde uykuya  dalabilirsin.

Bu arada, dünyayla ilişkisi kopuk çoğu  CHP’li yoldaşın, hevalin  haberinin olmayabileceği  “World Population Review’in, 2023 yılı ülkelerin ortalama IQ’larının açıklandığı ”  araştırmanın,  sonuçlarına göre ( mutlaka biliyorsunuzdur da yine de yazayım,   Orangutanların IQ ortalaması  70 ile 90 arasındadır)  “Türkiye  86,80 IQ  ile 199 ülke arasında 77’inci sırada” yer almaktaymış.

Durun ! tahmin edeyim ‘ayyy  şaşırdı herhalde,  ne alaka şimdi bu IQ,  mevzusu’  diyorsunuz ya, öylesine yazdım işte. O değil de, binlerce hemşerisinin depremde,  altında kalarak hayatını kaybettiği  çürük, çok katlı yapılara imar izni, ruhsatı vermiş Hatay belediye başkanı  Lütfü Savaş’ın, maddi tehditleriyle tuş ettiği Oligarklarca, yeniden aday gösterilmesi benzeri; “pes artık” denilecek boyutta, 100 yıllık tarihinde,  hiç  yaşanmamış, olmamış  olaylarla sersemletilmiş  CHP’ni,  Türkiye’yi elinde  oyuncak etmek, örselemek kimsenin haddine de, değildi ama işte…

akıllara ziyan  bu gidişe dur denileceğini,   Franz Kafka  ‘nın “nasıl anlatsam bilemedim. Geç kalınmış değil de, artık gerek kalmamış gibi…” mecalsizliğinde beklemek…beklememek…beklememek

insanın, bir kez gerçeklikle bağı yitmeye görsün…ne yapsan da fayda etmez hakikati  bilindiğinden  miydi?

Rukiye-Gülsen FEROĞLU

23.02.2024

 

You may also like