CHP’Lİ OLİGARKLARIN TUTKULU AŞK HİKAYESİNİN KURBANLARI (III)

Gülsen Feroğlu

Şimdi, 13’üncü Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, günlerce kendine gelememiş, iç dünyanda büyük kırılma yaşarken sen, CHP’li Partili ! yüzünde üzüntü belirtisi görmediğin, içinde kavrulduğun ‘hak, hukuk, adaletin örselendiği otoriter rejime vuracağın darbenin sevincinde, demokratik, torpilsiz, rüşvetsiz, gelir dağılımı adaletli, ötekileştirilmediğin bir Ülkede, yaşama umudunun yıkılması’nı geciktiren kaybediş yüzünden, tuttuğun yasınla da alay edercesine, ekranlara gülerek arz-ı endam eylemlerine isyanının;

ayakları altında ezerek açtıkları yarayı da gizledikleri, Demokles kılıcı işlevi yükleyip ‘sırası değil bunları gündeme getirmenin…değişim istemenin. 367 milyon TL’lik reklam bütçesinin üç, beş genel merkez yöneticisinin kayırdığı hangi reklam, anket şirketlerine üleştirilerek, iç edildiğinin ‘ sorgulamasını yapmanın;
niyeyse de ‘ hak yemeyeyim, hep ben, olmaz ! Biraz da başkası yapsın, faydalansın ’ denecek tek bir partili yokmuşçasına, sonrasında birbirlerini “Ben oturup 600 milletvekili yazabilir miyim? Mülakat yapın dedim, ahbap çavuş siyasi yakınlarını yazmışlar.” Veli Ağbaba “Siz de vardınız. Suçu bize atmayın. Faik Öztrak’ı niye MYK’ya aldınız? En çok listeyi Öztrak yazdı “yla gammazlamaları karşısında; 2014 yılı belediye seçimlerinde de belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği adaylarını belirlemek için kurulan komisyonun üyelerine, aday adayı partililerin “ başkan , belediye meclis üyesi gösterilme” garantisi karşılığında, ödeme yaptıklarını bile bile ve madem bu kadar da çetrefilli, zor bir iş ! seçim kurulunun gözetiminde, tüm üyelerin oy kullandığı demokratik ön yoklama yaparak kurtulabilirdiniz bu dertten demeyi akla getirtmeyen körlükte;
Oğuzhan Kaan Salıcı, Engin Özkoç’un da yer aldığı milletvekillerini tespit komisyonunun işlerliğine bakıldığında verilen yetkinin, kişisel ikbal, güçlenme için – örneğin Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde belki daha fazla efor gerektirir ama taşrada Kars’ta ekibinden bir adamı…kadını belediye meclisine yerleştirince, kurultayda, Kars delegesinin tamamının oyunu bağlayacak, listeye alınmamışsa da deldirecek – fırsata çevirme açgözlülüğünde; milletvekili listelerine eşi, dostu , damadı, gelini, sevgiliyi yazmalarının yanında;
40’a yakın Erdoğan Toprak, Engin Altay, Gamze İlgezdi, Gamze Taşçıer, Zeynel Emre , Tekin Bingöl, Burcu Köksal, Yaşar Tüzün, …., …, kadrolu milletvekillinin 7 , 6 ,5, 4 ,3, 2 defa aday gösterilmesi tiyatrosu, Avrupa da ki bırakın sosyal demokratı, herhangi bir partide oynansa…vuku bulsa… açığa çıksa idi;
muhataplarının ahlaki noksanlık hissederek ortalıkta dolaşamayacağı ama maalesef Ortadoğu’lu, ahbap çavuş ilişkilerinin geçerliliğindeki Türkiye’de, tersine müsebbibin ödüllendirilip parti sözcüsü yapılması aymazlığının;
hesabını sormanı engellemek için; ”partiye zarar vermeyin” talimatlarını yağdırmasalardı da, incitmeye kıyamadığın partine, CHP’ye;

“Ve ben hep susarak konuştum sana..
Duyabildin mi sesimi.
Çığlık çığlığa..

H. YILDIRIM ” ın deyişiyle seslendiğinin farkına bile varamamış, vizyona koymaktan usanmadıkları “devlet elinde, bu defa da çaldılar oyları ama ne yaparlarsa yapsınlar bugün…olmadı yarın ama kesin, bu defa kazanacağız seçimleri” bahanesini, Kralından, Kraliçenden bin kat daha fazla sahiplenerek ‘hep mi çalacaklar? Bu bilinen bir gerçekse, niye çaldırmamak için bir şeyler yapılmıyor? Ayrıca, 100 oy çalınıyorsa, 1000 oy alırsak 900 oyla kazanırız. Demem o ki 1000 oy alacak politikalar üretilmiyor” basitliğinde matematiksel bir işlemi dahi yaptırtmayan’ illüzyon içinde, yıllardır peşlerine takılıp sürüklendiğin;

kahvelerini kendileri alan, şemsiyelerini tutan, işyerlerine metro, bisiklet ya da yürüyerek gidip gelen, Avrupa milletvekilleri Merkel, Macron, Olaf Scholz, Charles Michel, Christopher Chope, Ursula von der Leyen, bir Obama, Kamala Harris mütevaziliğinden fersah fersah uzak, Ortadoğu’nun temelsiz küçük dağları ben yarattım modunda;

kendini de; sekreterleri, danışmanlarıyla arasına mesafe koydurduğu üyesinden bir üstte konumlandırarak, ulaşılmaz kılan; koca koca adamlara…kadınlara Genel Merkez, İl, İlçe koridorlarında, bürolarda, meydanlarda daha seçim sonlanmadan dağıtılan… dağıttığın ‘Cumhurbaşkanı yardımcımız Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş; İçişleri bakanım Engin Koç, Adalet bakanım Muharrem Erkek beyfendiler, Hazine bakanım Selin Böke hanımefendi; Cumhurbaşkanı danışmanım Bülent Kuşoğlu, Onursal Adıgüzel beyler; Cumhurbaşkanı özel kalemi Şükran hanımefendileri , bakanımın sekreteri Pınar, Selma hanımlar. Bakanımın odacısı, çaycısı Davut, Mehmet , Fatma ‘ payeleriyle hitap ederek coşturduğun;

eğer katılmaz onlardan olmaz, onlar gibi düşünmezsen görüşlerini ifade edebileceğin bir alan bulamayıp, siyaset yapamayacağından mecbur ! birine katılacağından; belki de şu an ekibinde yer aldığın CHP Oligarklarının kibrinde kaybettirilen…kaybettiğin; özgürlüğünü, saygınlığını, onurunu başkaca mısralara, yazılara muhtaç eyletmeden;

“Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.
Ve anladım ki bir takım şeyleri ben,
İlk dalgada yitirmişim.” le,

ne güzel anlatmış Yusuf Hayaloğlu, değil mi? ” benim; adı ister İsmet, Bülent; ister Deniz, Erdal, ister Hikmet, Murat, ister Altan, Kemal olsun; geleneksileştirdikleri hiç değişmeyecek…değiştirilmeyecek “ yeter ki benim olsun, küçük olsun” mantığında, yalnızca zenginleştirip , kolaylaştırdığından değil, yaşamlarına heyecan da kattığından, tutkulu aşklarının sultanı CHP’yi asla bırakmayacak Oligarkların; hiç gelmeyeceğini bildikleri “Godot’yu beklemesini” isterken, ellerinde de oyuncak ettikleri, partilim.
Rukiye-Gülsen FEROĞLU

You may also like