CHP’Lİ OLİGARKLARIN TUTKULU AŞK HİKAYESİNİN KURBANLARI (IV)

Gülsen Feroğlu

                   

Ahhh benim , CHP’yi asla bırakmayacak Oligarkların, hakimiyetlerinin devamı için. hazırlamakla kalmayıp, yerlerine oturttukları “Yalı Çapkın”ına taş çıkaran marifetlerine bakıp da ‘bunun babasına, annesine rahmet, boşuna o kadar laf söylemişiz. Boynuz kulağı fersah fersah geçmiş de… resmen cin olmuş adam çarpıyorlar” yeteneğindeki “junior”larıyla, hiç gelmeyeceğini bildikleri “Godot’yu beklemesini” istedikleri;

ne yazık değil mi? gelmeyeceğini öğrendiğin halde… hâlâ, işlerine yaradığından hiç tüketmedikleri ; top on listelerinde birinciliğini kaptırtmadıkları, protip bahaneleri ‘zamanı…sırası değil…partiye zarar veriyorsun’ sayesinde hep ertelettikleri, Ülkede göremediğin demokrasi, adalet ve hakikatin gücünü, hiç değilse partinde görme, yaşama hayalinde…özleminde; ‘beklemen gerektiğinden bekletilmeyi ‘ her şeyinle içselleştirdiğinden; Cemal Süreyya’nın

“öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık,
sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.” mısrasına, ‘haksızlık ediyorsun’ demeyecek partilim !

Türkiye’yi , ekonomisini uçuruma yuvarladığını gördüğü Erdoğan’ı, uçurumdan çıkaracağına niye inandığını anlamdıramadan, yeniden Cumhurbaşkanı seçenler gibi, hızına yetişilemeyen teknolojik devinim içindeyken, taş devrindeymişsin, hiçbir şey yapamazmışsın, olmayacak dua ‘değişim, parti içi demokrasi, şeffaflık ’ için bile kurulu çarkın yaratıcıları;

onlarca milletvekilli, MYK, Parti Meclisi, belediye başkanı, meclis üyesi, il, ilçe yöneticisi Öztrak, Toprak, Bingöl, Kuşoğlu, Köksal, Berberoğlu, Salıcı, Cemal, Burcu; onbir seçim kaybetmenin koltuklarını daha da sağlamlaştırdığını gördüklerinden, göreceklerinden, her zamanki tavırda hesap sorulmasına meydan tanımadan, alelacele;

verdikleri akıllar bir işe yarasaydı , seçim kazandırsaydı mesela, belki “helalı hoş olsun “ denecek milyarlar, dolarlar ödemenin yanında milletvekili de seçtirilen, çoğu sağ tandaslı; Ünal Çeviköz, İbrahim Uslu, Tuncay Özkan, Hakan Kara, Cevdet Nasıranlı, Daron Acemoğlu Nurşirevan Elçi, Veli Özdemir, Erdoğan Toprak, Perinaz Yaman, Recep Cengiz, Rasim Bölücek, Deniz Demir, Jeremy Rifkin,Orhan Sarıbal, Hacer Foggo, Muhammed Çakmak,Ramazan Kubat…, …, …, ‘ dan oluşturulan; “CHP kulislerinden edinilen bilgiye göre, bugüne kadar görevlendirilen” kimin kimi önerdiği, refere eylediğinin de bilinmediği 80’ne yakın başdanışman, danışman yerine;

sanki ‘Başkanım ! şununla ittifak yap , bununla yapma 38 milletvekili çok değil mi? Bu DEVA’nın Gelecek Partisi’nin , SP, hele de DP’nin oyları sıfır noktasında. Sadullah Ergin’i listeye koy…koyma. Ayıptır da, herkes biliyor sevgilin…akraban…damadın olduğunu yazdırma listeye… koca kampanyayı AKP’yle de çalışmış firmaya teslim etmek, ne bileyim ? Meral hanım, AKP’lilerden oy isteyeceğine, her mitingde tabanımızdan oy dileniyor, uyarsak mı ‘ atraksiyonlarıyla;

Genel Başkanı, MYK’yı yönlendirme, politik söylem belirleme yetkisini vermişlerde ( keşke de yapsalardı, emin olun partisinin başarısını her şeyden çok istediğinden, üstelik parayla da satmayıp bedava sunacağı düşüncelerini , kılı kırk yararak aktaracaktı ) böylece, seçimi etkileyen faaliyetlere imza atmış “mış” yansılamasında;

‘eee ne yapalım ya, bu cahil halk oy vermiyor…örgüt, üye çalışmadı’ yla, suçsuzluğunu kirletecekleri iftiradan da çekinmeyip üyesine, halkına yenilginin sorumluluğunu yıkıp; kendilerini, Genel Merkezi aklama operasyonunu yöneten, örgütlü sinsilik duayenlerinden – Bülent K.’nın yaptığı “ Kılıçdaroğlu yüzde 48 oy alarak ‘değişim ve yenilenmenin’ öncüsü olduğunu belirtti.” açıklamada doğruladığı üzere– asırdır, aklı, yaşananı silikleştirerek, ayakta kalan Oligarkların iznine … ekiplerine mecbur, mahkummuşsun modunda;

elbette, Güneş Dil Nazariyesini geçersiz kılacak yüz yıllık bir zaman diliminde, dünyanın gelişimi, küreselleşmesiyle de bağlantılı; program , tüzük hatta ilkelerde bile değişikliğe gidilmesi gerekir gerçeğini yadsı(t)madan; her gün, her mekanda… her konuşmanda, referans aldığının altını özellikle çizdiğin;

hani, ülkenin, partinin yerine; siyasetle zenginleşmesini sağladığın bir Oligarkın yandaşlığını, ekip elemanlığını seçtiğinden ; mücadelesine, yaptıklarına övgüler yağdırdığın “ özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ ilkesini tarumar eylediğin Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucusu olduğu;

‘biliyor musun herkesin sevdiği beyazken, ellerine düştüğümden beri siyahımı çoğalttılar benim, dokunma ! belki sende erirsin karanlığımda’ naifliğinde ki yardım çağrısını ‘memleketimsin… partimsin siyahına da talibim ‘ sevdasında, kollarını sıvayıp benzeri kavgaya girişmeyi göze almadığından yanıtlamaktan kaçındığın, Türkiye Cumhuriyeti ve partinin;

rayından çıkarılıp, AKP’ye benzetilmesine; otoriterleştirilerek sağcılaştırılmasına ‘bak ! yanılgın neydi, söyleyeyim mi? bu Kemal, o Kemal… senin Kemal’in; bu CHP’de; alakası kalmasın diye uğraşıldığından senin Kemal’inin kuruduğu o CHP değil ‘ tepkisini vereni de, yargısız infaz edecek durumda;

aslında tam da istediklerini yapıp ülkede ve partide hiçbir şeyin değiştirilemeyeceğine … değiştiremeyeceğine inanarak, yüreğine taş basıp otururken kulluğundan vaz geçmediğin; kana kana su içmene ses çıkarmayıp, kovanı, damacananı doldurmana, susadığında kapısını çal, muhtaçlığını unutma diye izin vermeyecek “kasaba kurnazlığı” yüklü “suya götürüp, susuz getirecek” tecrübede;

bugünden partideki saltanatlarına, ailelerinin, yakınlarının, ekipdaşlarının istihdam, ihale , iş bağlama merkezi haline getirdikleri yerel iktidarları belediyelerdeki ranttan nemalanmalı tutkulu aşkına, sekte vuracağını tahmin eylediklerinden;

gelişmiş ülkelerde bireyin tercih hakkı…sivil itaatsizliği algılanan, seçimlerde oy kullanmama ihtimalini; ajite edeceğini bildiklerinden, bir ömür önüne sürdükleri soyutluğundan hep havada asılı kalan ‘sandığa gitmemek, kazanılmış (tabii ki kendilerine, ekiplerine hizmet odağı ) mevziiyi teslim… Atatürk’e , Laikliğe….ihanettir ‘ mesnetsizliğin de korkutarak;

“e, zaten” de hep kendileri konuştuğundan, ağzını açıp da ‘ ittifak yokken de, varken de değişmeyen aynı oy oranı, üstelik kurucu kodumuzdan, karakterimizden ilkelerimizden taviz vere…vere partinin berelenmedik tek bir yeri de kalmadı .Hem İstanbul’da Nurettin Sözen, Ankara’da Karayalçın belediye başkanlığını ittifakla mı kazandı? Oysa öyle Bekir Ağırdır üslubunda derin analizlere, anketlere, onca danışmana tonca parayı boş yere harcamanıza gerek duymayacak kadar basitti çözüm;

yirmi yıldır iktidarda olan “muhafazakarların” olmayan endişelerini var gibi gösterip de ona göre şekillendireceğine siyasetini, muhalifliğinin gereği iktidarın siyasi, ekonomik ötelenmesine maruz kalmış kesimlerin elinden tutan, yalpalamayan, kişisel çıkar gütmeyen ikirciksiz, net duruş ve de her kademe de parti içi ön seçimdir asl olan’ diyemediğin Oligrakların,

cazipliğine senin de dayanamadığın ‘yıllardır devlet olanaklarından, kadrolarından uzağız, başka türlü iktidara gelemeyiz…” ambalajıyla, masada yer ayırttıkları; dokusuyla uyuşamadığın beş partiyle , sarmaş dolaş aldatıldığını görmene rağmen,

aldatmaya teşebbüse kalkışmayıp, üzerine gül koklayamadığın partin CHP’nin; seyreylediğin cilveleşmesinde ki, savrukluğuna bakıp da, sanma ki, bir tek sensin, tutkulu aşk kurbanı. Bir tek senin yaran… derdin Oligarklar, sanıp da sakın, karalar bağlama, CHP’li yoldaşım !

Rukiye –Gülsen FEROĞLU

You may also like