VE OLİGARKLAR, SONUNDA, TANRILARA İSTEDİKLERİ KURBANI VERDİ

Gülsen Feroğlu

Ve eğer yere düşecek kadar olgunlaşmış iri üzüm taneleri, zamanında toplanmazsa, dalında çürüyeceğinden, ne kadar geciktirirsen geciktir, kaçınılmaz son; bağ bozuldu… alacağını aldı, herkes. Ve “şenlik, çoktan dağıldı”. Kol kola şarkılar, marşlar söyleyenlerin şen kahkahalarının ardından, kimselerin umursamayacağı, dalları kırılmış, yaprakları çiğnenmiş asmalar kaldı, bağda, bir başına.
Bağ bozumu sonrası, senenin üzümlerinden yapılacak pekmezin, şarabın kalitesi, aurası, tadı merak eylenirken, “kazandık“ sevincindekilerle dolu salonlarda, otellerde, partisi seçim kaybederken milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi makamına kavuştuklarından, yine ve hep kazanmanın sarhoşluğunda, yeni zaferlerin planlarını yapan;
küçük krallıklarında, durmadan yineledikleri “AKP iktidarında liyakat çöpte” nin, eleştiri maksatlı söz öbeği oldurulduğu CHP’de ki, nepotizmi, bağışlarla, hazine yardımıyla kasaya akan milyarlarca liranın, iç edilmesini de gözlerden kaçırmalarına yaramış “şeriatı getirecekler” sopasıyla, korkuttukları kesimlerin, her seçim sonu ‘yine mi ? Sanki, Erdoğan kazansın diye dizayn edilmiş bir muhalefet bu, nasıl bir sosyal demokratlık?’ ayaklanmasını ‘kızgınlar ama geçecek ve yine tıpış tıpış oy… yahu kime verecekler AKP’ye mi ?’ rahatlığında bastıran;
makamlara atadıklarıyla bütünleşerek, tavandan tabana sirayet ettirdikleri ‘tek adam…tek seçici’ yönetim anlayışıyla, örgüt ve üyeler üzerinde tahakküm kurdurttukları, kamunun olanaklarını, gücünü kullanarak, mahalle delege seçiminde, il, ilçe kongrelerinde, bin bir çeşit “ delege, yönetim kurulu, parti, belediye meclis üyesi, milletvekili yapalım, belediyenin şirketine başkan, üye atayalım…ihalesini…imara açacağım… oğluna, kızına iş… al borcunu öde ” pazarlıkları yapan belediye başkanlarıyla; eş, dost, akraba, sevgili kategorisinden seçtirdikleri delegeler sayesinde, kurultayı da kazasız, belasız atlatırken, CHP’li OLİGARKLAR;
sen, “delegenin iradesi, uyulacak” kanununa, ancak desteklediğin genel başkan seçim kaybedince karşı çıkıp, partinin değil bir fan kulübün, tarikatın üyesiymişçesine, infial içinde, hep şahit olduğun ama ses etmediğin olgular ‘bunlar yıllardır birlikte yönetmediler mi partiyi, ne değişimi ? Döviz bürosunu açtırmış, bavul bavul para getirmişler Ankara’ya, Iphone dağıtmışlar, ne paralar dönmüş. Belediye başkanı sözü verilmiş. Zoomcu – harbiden en gülünecek iddiadır grup kurdurmasaydı, ittifak yapmasaydı belki bugün esamesi okunmayacak “ilk kimdi” yi de hatırlattığın – Meral ablacılar kazandı” ithamlarıyla, sonucu lekeleme telaşına kapılmış CHP’li yoldaşım , hevallım, kızma da;
madem bu kadar dürüst, hak, hukuktan yanaydın, “oy” satılmasını ahlaksızlık sayıyordun, herkes gibi o kurultay salonundaki delegelerin nasıl ve hangi pazarlıklarla seçildiğini bilenlerin, aynı yöntemleri kullanarak , tüccarlaşmış delegeleri, avuçlarına alabileceklerini düşünememene de gösterdiğin bu tepkiyi, keşke, ta başında, mahallendeki seçimde gösterip, parti tabanında emek vereni seçtirecek çarşaf listeyi dayatarak, biatçılığa da geçit vermeseydin, ya.
Şimdi, 55 İl başkanının, 700 delegenin imzasını almış KILIÇDAROĞLU’nun, genel başkanlığı kaybetmesi, sanılan kadar basit, “saltık oyların” sonucu olabilir miydi? Hükümranı oligarşik yapının, vicdanın, iyiliğin, …, adaletin, çiğnenerek kötülüğün, talanın, hukuksuzluğun …, yükselişine paralel, ticaretleştirilen siyasetin, baş aktörü AKP’ye benzettiği, menfaat için her şeyi iftirayı, entrikayı bile normalleştirip, yeni, farklı kadroların yeşermesine de izin vermeyerek, masumiyetini kaybettirdiği CHP’de;
‘İsmail Saymaz bunu, Deniz Zeyrek şunu dedi’li fikir yapısının değişmesi, seyrettiği Halk, KRT, Sözcü TV’ye , dinlediği iki üç ajansa bakan, birbirini sürekli “evet”leyen, bir romanı, bir filmi, ilişki kurmadığı halkın eğilimini belirten bir araştırmayı değerlendirmek, dünyayı takip etmek yerine ‘saçı yakışmamış, tacizci, belediye de …‘ dedikodularının yankılandığı, aklı başında bir argümanın da duyulmadığı il, ilçe binalarına, ekiplerin ofislerine uğrayıp, kaşla göz arasında, bilumum sosyal medya da (Facebook, Twitter, Instagram) paylaşım yapmayı da unutmadan, çayını, kahvesini yudumlayan, yoldaşım, hevallım, SENİN, AKSİNE;
tek adam rejiminin, Türkiye’yi, Ortadoğululaştıracağı endişesini taşıdığından, artık rüştünü ispatlayan, demokrat, şeffaf, ötekileştirmeyen muhalefet partisine ihtiyaç duyulduğunu;
dünyanın her yerinde, Eritre ’de dahi, yaptıkları, kararları başarı ya da başarısızlığı getireceğinden, sorumlu tutulup – demokratik ülkelerde zorlamasız SYRIZA lideri Çipras gibi – istifası beklenen, istenen olacağından; kameralar karşısına geçip hedefini, politikasını anlattığı, temsil ettiği partiyi, örgütü, şirketi nasıl ve kimlerle ve hangi ideolojiyle yönettiğine bakılacak – sonsuza kadar oturması imkansız makamına da illaki bir gün veda edecek – CEO’nun, başkanın, liderin, bir başarısızlık, yenilgi sonrası, hiçbir şey olmamış gibi devamına artık, imkan tanınmayacağını da dillendirmiş “AKLIN” ;

seçmenine “kim bu adam? CHP’de ne işi var? Kazansaydı bu mu yönetecekti bizi” hüsranını, “kullanışlı aptallığı” yaşatan, kabile büyücüsü görüntüsünde velakin “ hayır, hayır izin vermiyorum, çekilmenize” talimatını verecek, Ümit Özdağ’la gizli protokol imzalanırken odada bulunacak kadar yakın İmambakır Üküş, sarayla bağlantılı olduğu iddia edilen Hasan Cengiz, Perinaz Yaman gibi “geçici…mevsimlik partili” kadrosunda istihdam ettiği, yetkisi, etkisi tartışılamayan danışmanlarıyla, yönettiği CHP’nin, genel başkanı KILIÇDAROĞLU’nun ;
içinde bulunduğu bu vahim durumdan haberdar, İmambakır’ı “ne idüğü belirsiz biri. Parti içinde ajan-provokatördür” tanımlayarak, partide ajanların cirit attığını, 13 yıllık suskunluktan sonra nihayet açıklamış, beş dönemlik milletvekili Veli AĞBABA gibi beş yıldızlı “bravo”yu hak eden E. TOPRAK (7) , E.Altay (7) F. OZTRAK (6), Y.TÜZÜN (6), T.BİNGÖL (5), T. ÖZKAN(4)’ın, MYK ve Parti Meclisinin, yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları, adeta bir Anonim Şirket işlevini bahşettikleri CHP’NİN;
13. Cumhurbaşkanlığı seçim sonrası ‘açıklanan her bilanço da hep zarar, bıktık. Bu sene de temettü yok , kandırıldık’ isyanı… baş kaldırısıyla satış emri veren hissedarlar (seçmenler) yüzünden, ELLERİNDEKİ HİSSELERİNİN hızla değer kaybının yanında, mevcut yatırımları, belediyeleri kaybetme riskini de çoğaltığını FARK ETTİRMESİYLE;

kendine 80 danışmadan kayıt dışı parti meclisi oluşturma, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, İslamcı, sağ partilere 39 milletvekilinin hediye edilmesi ayyuka çıkan tanıdık, ahbap, akraba kayırmacılığı, önseçimin, üyenin dışlaması vari sosyal demokratlıkla alakasız onlarca uygulama ve “oysa herkes öldürür sevdiğini” tiratlı sağ hançeriyle yaraladığı CHP’nin, başkanlığında 8.inci seçim yenilgisini tatmasıyla, Bay Kemal’in misyonunu tamamladığına dair inancın dallanıp budaklandığını da görüp, “okyanusa karşı ıslık çalınmaz” öngörüsü ve

yirmi yıldır bıktıkları iktidardan kurtulamamanın nedenini muhalif ama Erdoğan’laşmış liderlerin, AKP’leştirdikleri partilerine bağlayanların, yönelttiği oklar şayet dikkate alınmaz, yeniden aynı şeyleri dayatırlarsa; uçuruma yuvarlanacak CHP’deki saltanatlarından, beslendikleri ranttan mahrumiyetin yaklaştığını da bilecek kurnazlıkta;

derhal, yeni bir pozisyona geçerek “ duygusal kopuşu” tamire yönelik, başta yıllardır uygulamadıkları – ki “aynı tas,aynı hamam” imajını yıkacak en baba kriter, istisnasız her makama aday gösterileceklerin belirleneceği– önseçimi gündeme getirip, sözde olsa da “ artık şart” kabullenmişliğiyle, yaklaşan yerel seçimde, bir olasılıktan çıkıp, kesinliğe bürünmüş hezimeti önlemek adına,

arka planda yine kendilerinin bulunacağı iki, üç dönem yaptıkları halde tanınmadıklarından, kamuoyunun tepki duymadığı milletvekilleriyle, yedekte beklettikleri fresh, Junior Oligarkların ekran görüntüsünü, alelacele kısa yol tuşuyla ortaya süren, cin fikirli OLİGARKLAR ‘değişim mi ? bakın ! onu da biz yapıyoruz” serenadıyla, Tanrılara da, istedikleri kurbanı; Genel Başkanlarını, altın tepside sunacaklardı.

Yoksa, seçim sonu “Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AKP’li ya Cumhur ittifakı trolü çıkar”la cansiperane savundukları, öfke kabarmasını “kurultay yapıldı, delegeler seçti”yle dindirmeyi hedeflerken, Bay Kemal başkanlığında, katılacakları bir seçimin kazanılacağına, onlarca araştırma şirketine yaptırılan anketler, saha çalışmalarının sonuçları işaret etseydi, kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın ki, kişisel çıkarlar her şeyin önüne geçirildiğinden, partideki kurulu düzen devam edecekti.

Ve kurultay sonu, onlarca katliama, karalamaya maruz bırakıldıkları memleketlerinde , asırdır eşit yurttaşlık, demokrasi, adalet mücadelesi verdiklerini görmezden gelenlerin, 13 yıldır KILIÇDAROĞLU başkanlığında seçimlere katılmış CHP’ye, değişmeyen sabit % 20-25 oyu vermiş seçmene ayıp… haksızlık… bildiğin ötekileştirme sayılacak “Alevi diye…CHP’ye oy, moy yok hatta istifa…’ galeyanına katılan “Cumhuriyetin ve laikliğin koruyucusu” Alevilerin, tarikat müridi gibi hareketlendirilmelerinin, Alevi inancıyla ilişkisine nokta koymayı PİRO’ya emanet edip

kurultay salonundaki “önseçim…tüzük kurultayı… namus… sözümdür” söylemini “ temayül yoklaması, seçim sonu tüzük kurultayı” çalımıyla, bir haftada, taca atabilen, beş dönemdir milletvekili, taze genel başkan Özgür Özel’in, oligarkların; yarattıkları dalgalanmalarla aşındırdıkları CHP’ye, üyelerine; ne kadarlık ve nasıl bir değişim lütfettikleri de henüz bilinmediğinden midir acaba, başlayanın ne olduğunun da anlaşılamaması.

Evet, kuşkusuz ki, bir dönem kapandı…bitti… bitti işte de, peki yoldaşım, hevallım sen özgür, birey olmadıkça değişen…. ???

13.11.2023
Rukiye-Gülsen FEROĞLU

You may also like