“Yalnız ve güzel” ülkelerinin eksenini ırkçılığa, linçe, şiddete kaydıranlara nispet yaparcasına, eksenini magma sıcaklarına kaydıran yazda “Hava, öldürüyor. Hem sıcak, hem nem.Yapış, yapış oldum”a, “Nerede o eski yazlar” kılavuzluk edecektir.…
Gülsen Feroğlu
Nasıl, tam da “ Öldürülen PKK’lıya miting gibi cenaze töreni” haberiyle vurulmuşken, Akyarlar Koyundaki 1,5 Trilyonluk denize nazır villasına çekilmeden önce, paha biçilmez görüşlerini tebaasıyla paylaşma lütfunda bulunan, dört yıldızlı…
EİNSTEİN’nın “Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır…..” diyerek yaşadığı dünyanın, geçmişi, geleceği, günü, gecesi ölüm soluyan bu diyarında uyuyor, uyanıyoruz; …, Dağlıca’da, Omar’da,…
Hanidir açmış, nedendir de bilinmez, genellikle yola bakan duvar kenarlarına dikildiklerinden, önünden öylece geçip gitmenize izin vermeyecek leylaklardır; sizi, hafifçe üşüten baharda durdurup, şu apartmanların, iş merkezlerinin yerinde, bugün yaşlı…
Daha geçen yıl tükenmemiş miydi bu bahar ? Üşenmemiş, her yıldan farksız, yine ardına dağların nehirlere, denizlere karışacak eriyen karlarını, saçları dağıtan rüzgarları, leylakları, sümbülleri takmış, takıştırmışta gelmiş işte. Bu…
Çalışanların dört gözle beklediği gelir vergisi matrahının yılbaşında sıfırlanmasıyla, en çok Mayıs’a kadar azıcık artacak aylığı “iç etme” maratonuna çakma LV ( Louis Vuitton) çantasıyla katılanı aşıp, çiçeklenmiş badem ağacına…
Artık küresel ısınmaya yol açan insanoğluna kızgınlıklarından mıdır nedir, ne zaman gelip, ne zaman gittiği belirsiz mevsimlere eşlik eden bildik yağmurların, karların yağdığı saatlerin, bir saat geri alındığının farkındasızlığında debelenen…
Belki her şehirde olduğu gibi en değerli, en güzel yerler ordu evlerine, lojmanlarına, komutanlıklarına tahsis eylendiğinden, önünden her geçişte genç kızlara “asker biriyle evlenmeli”yi düşündüren şehrinizde de, yapılabilecek iki üç…
Ey ölüm, hep yükselen değer kalmanı isteyenlerin memleketinde “vatan, şehit, özgürlük”le süslenmiş kapanının, cazibesine kapılan gençler nasıl da tertemiz, nasıl da günahsız. Sedir ağaçları, sisle kaplı dağda, sık sık yolumuzu…
Artık hor kullanılan doğanın küresel ısınma felaketini başına sarmasından mıdır, nedir, iyice bir dağıttığından ne zaman gelip, ne zaman gittiği belirsiz mevsimler gibi insanı arada, derede bıraktıran şehirde, öğrenciler, öğretmenler,…