Zaten zamanın boşluğunda durmaksızın bir uçtan bir uca, bir acıdan diğerine savrulduğumuzdandır; Hayata da “bi çek git” deme tadını kaçırışımız. Yoksa.…. ağlıyor musun sen? Gözyaşı döktüğün; hani içinden hayatlar düşmesin…
Yazı
Mevsim de düne sarınca; hiç öyle dumanı tüten çayı alıp pencere önünde lapa lapa yağan karı seyredecek halde değilsinizdir derken dört yaşındaki Can’ın sesi “anne, bugün yarın mı?” Olamaz mı?…
Gecenin karanlığına bu Eylül’de de bir damla gözyaşı bırakılır. Belki… oysa ne kadar da az kalmıştı eve, ne kadar da az. Her şey çok da güzel olacaktı; inandırmıştı beni, inanmak…
Çaresizce öyle akıyor… öyle gidiyor hayat… kaybettiklerimizi de alıp yanına… bıraksalar kendi hayatımızın kahramanı olacağız da… Yaz mı? O da geçer, gider. Yine gelir. Bak, Eylül’de hazan; dolana dolana hüzünle…
Hayatın baştan sona haksızlık olabileceği bu diyarda; öyle bir dalmışsınızdır ki Ethem’in ellerine baktığı fotoğrafına; sözler, yazılar soluklaşır. Ölgünlüğünüzde, bir an, dünya durmuştur sanki…keşke…dursaydı da. Hiç değilse gözyaşına, kana, katliamlara,…
Elbette gülünün solduğu akşamdı. Ve devasa kulelerden görünmese de denizle oynaşan sabahın aceleciliğini, öğlenin yakıcılığını üstünden anca atmış durgun bir akşam güneşinin altında; her hak arayışını teröristlikle adlandırıp terör uygulamış…
Eşlik etmek istedim BİRİNİN o şarkısına… içimde ukde kalmış ezilenlerin gülümsediği bir türküydü devrim…vazgeçtim. Belki de; 365’in her bir gününün 12 Mart 1972’den 12 Eylül 1980’ne kadar katledilmiş 5 bin…
Hiç aramadığın hakikat var ya o hakikat; belki bir kuşun kanadında, belki de yanı başında evladını kaybetmiş bir annenin gözlerinin yaşındaydı. Baktın mı hiç? Baksaydın da şayet beyaz yakalı bayım;…
Kara duyguların esirliğinde bak, aşk da yok işte; ne fulya’da, ne lale’de, ne de leylak’ta. Aşk hiç yoktu ama hep olacak mı dedin sen. Bizden bir şey olmaz dedim. Bizden…
İstediğin yerde, zamanda, istediğin insanlarla olamamanın verdiği ince sızı geçene dek bırak kalsın orada, o yara, seninle birlikte, bırak kalsın orada “öylece”li hayatlarda ki o ince sızıyı çoğaltanlar; bir ânda,…